yosun tutan duvar, çocukluğum
bir köşe başını dönünce ağaçlar
karşı evlerin sesleri
kışın buz tutar
hafif yokuştur, sanırsın
her yeri kayar caddelerin
çocukluğun düşmediği yere
yazın düşer gölgelerin
soğuk bir su: sıcak günlerin
hararetini alan ay ışığı
geceleyin delen karanlığı
bir kralın tacında yıldızlar
semboller uçuşur, arabalar
park eder boş arsalara
park eder kiremit taşla
duvarlara çöp adamlar
dokunmak her şeydir, dokunmak:
terli günün ilk gülü
gıcırtıyla açılır bahçe kapısı
sesi tenime sürgülü
yağmur, yine o bilindik kokular
papatya ve kır oyunları ve yağmur
buğusu camlarda durur
beş parmaklı çocukluğun
günler sayısız, uç uca
doyumsuz günler ardı sıra
kahkaha deresi çağıldar
bu küçük ülke atlasında
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder