18 Ocak 2014 Cumartesi

bu kafiye beni aşar



bu kafiye beni aşar arkadaşlar üzgünüm
giremem bu şiire
hem çok geç kaldım
şimdiden kendime
hem de üzerimde
ece ayhan yorgunluğu var

bir de biliyorsunuz
yakalanırsam en az  üç yıl
bandolar pantolonlarınızda şaşar

yani arkadaşlar düzgünüm
bu kafiye beni aşar

 …
 
gözüne girmiş bir uçtan fırıldaklı kâr
gece bir parçalar adamlara ki kâr anlığı
yani üsküdardan vapura koyacaktır martılar
bir martılar tüylerine kadar koyacaktır adamları

nesne taşar anlamsızlığı anlam taşımıyorsa
böyle bir kudurmanın sebebi, ah, işte! sensin!
sen ki kendini benden daha iyi bilirsin!

mesai birikimi olmuş omuzlarında boğazın
kara köy iskeletinde yaşanan bir sağış tüm yurt
etkisi altına almış arnavut kaldırımı avurtlarını
bankalar caddesine kıvrılan kavî kurt

işte gençler, üç yıldızın altında
üçe bölünüyor umut

eskilerin  kamlıcası, ankaranın ankası
anakaraya bağlanamayan tek iğneli korsan
gramafonda çalınan bir millet bilançosu
bir yokluğun plağını gösterir kime sorsan

o benimdir, o benim, maliyetimdir ancak!
- efendiler! ilelebet pâyidarız, fâili ve meçhûl

böyle gelmiş böyle gider işte hasan usta
hangi aşkı tutuşturacakmış bu kibrit bu kav
arka koltukta seviştiğim melahat abla daha
daha açacak çiçek proletar yanaklarında canım, çav!