arka bahçemizdeki küçük ayva ağacı
bahçedeki sonsuzluk ülkemin küçük tâcı
eğilirdi gövdesi, tutmak istermiş gibi
günden güne kaybolan çocukluğu içimde
sarı, turuncu, yeşil, bilinen her biçimde
yaprakla kaplanırdı sonbaharlarda dibi
güneş ince dalları arasında oynaşır
her sene üç beş iri meyve olgunlaşırdı
bir sabah “meyveleri komşu oğlu aşırdı”
demişti annem “sen de onun topunu aşır”
çocuktuk kin gütmezdik, sürmezdi bir oyunca
dargınlık. unuturduk. komşu çocuklarıyla
kahkahamız, yükselir vızıldayan arıyla
yarışırdı sokaklar, şen sokaklar boyunca
-sokakları ilerde uzunca anlatırım-
inerdim yanındaki merdivenden koşarak
evimizin ardında uzanan bahçemize
şimdi ıssız, ağaçsız, çocuksuz bıraktığım
dünyanın sonuna dek uzanır anılarda
sudan daha serindir, kökleri daha uzun
ağır ağır gecenin düşer omuzlarına
-”anılarda”, “da” ayrı olacaktı, çok pardon-