1 Eylül 2009 Salı

istanbul

İstanbul yine renkli, renkli dünyaları bir bir dolaşıyorum. Her şey eskisi gibi, bazı şeyler üzerine biraz daha koymuş, çoğalmış. Son gelişimden daha bir gözalıcı. İçine çekiyor insanı.

Giderken bıraktığım her şey şimdi biraz da yabancılaşmış, farklı giysilere bürünmüş farklı tarzları benimsemiş, sokaklar caddeler insanlar ve o dinmek bilmeyen uğultu...

İstanbul değişik efsanelere imza atan bir şehir, her dakika her saniye, bakmasını bilen gözler için. Kalbinin sesini dinleyip adımlarını ona göre atanlar için, yaşamaktan korkmayanlar, kabuğuna çekilip sinmeyenler, ödlekliği kendine iş edinmeyenler için her köşesinde yeni bir maceranın, yeni bir heyecanın ayak izleri var.

İstanbul masala da dönüşebilir. Masal kahramanı olmayı hak etmek lazımdır. Masallardaki kahramanlar gibi gerçek hayata bakış açısını değiştirmeli duygularını takip etmelidir insan biraz da. Yoksa istanbul tam bir cehennemdir, yutar çiğner tükürür. Kuru bir posa bırakır geride ve geride sadece boşa harcanmış bir hayat...

Canım istanbul cicim istanbul... Sevmesini bilmeyen insanın vay haline seni...

(14-06-2005)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder